Gözlerinde arzunun düşsel sınırı.
Beyin, hâlâ dünyadaki en tehlikeli silah.
Gidenin arkasından bakmayın; yoksa geleni göremezsiniz.
Dilediği kadar uzaklaşsın. Bulunduğu yerde değil, aslında hep düşlendiği yerdedir insan.
Bir sırrı muhafaza etmenin en iyi yolu, sırrın olmamasıdır.
Ne kadar değişirsen değiş; İlk nerede mutlu olduysan, hep oraya çevirirsin kafanı.
Yıkma, öldürme, yok etme hep oralarda bir yerdeydi, insan beyninin derinliklerinde. İnsanın genlerinde, ilkel beynindeydi ve açığa çıkmak için fırsat kolluyordu.
Tek şansım, tek başıma olmam.
Ya komünizm, ona ne dersin? Başlangıçta güzel bir düşünceydi. Sonra nereye
vardı? Yüzyılın en büyük soykırımına. Ne yaparsan yap, ne düşünürsen düşün hep
lanetli yanımız ön planda.
Aristokrasinin doyum olmayan cazibesi: Her türlü edepsizce sözü söyleyebilir, her türlü hareketi yapabilirdi, ama davranışları hep zarif ve kibardı. Kaynar suyun içindeki çay yapraklarının yavaş yavaş demlenmesi gibiydi.
Eyüb Kitabı’nda Tanrı Şeytan’a sorar: “Nereden geliyorsun?” Şeytan cevap verir: “Dünyayı dolaşmaktan ve orada gezinmekten…”
Babasının geçmişi Nazi arşivleri gibiydi; eşeledikçe hep yeni bir alçaklık, görülmemiş bir korkunçluk keşfetmek mümkündü.
İnsan bilinci eşsiz bir merkez değildir. Daha çok bir çarktır. Bir olasılıklar manzumesidir. Sürekli dönen ve zaman zaman da bir rakam üzerinde duran çarkıfelektir.
Paran olmayınca paraya önem vermemek kolay.
Bir sırrı muhafaza etmenin en iyi yolu, sırrın olmamasıdır.
Beni öldürmeyen her şey beni daha güçlü kılar.
Üzüntü, gözyaşları olmadan da ifade edilebilir.
En kötüsü hep gerçeğin altında gizli olurdu.
Korku, en güçlü uyarıcı.
Diktatörlük her gün yüzlerce çocuğun öksüz veya yetim kalmasına sebep oluyor.
İnsanlardan nefret ettiğinde onları daha iyi tanıyorsun.
Kadınlar da hep, “iç güzellikleri” için sevilmeyi isterlerdi. Tamamen salaklık.
Tanrı ‘nın tek lütfu fiziksel güzellikti. Özellikle de yüz.
Tüketim, modern insanın dinidir!
Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer. Nehir asla durmaz.
Japonya’da, bir görevi yerine getirmemekten veya borcuna sadık olmamaktan daha kötü bir suç yoktu.
Her cinayet bir atom çekirdeğidir.
Her cinayet bir atom çekirdeğidir.
Yıllar boyunca, bir erkek ile bir kadının arasında her şey yanar, her şey tükenir.
İman arar,akıl bulur.
Gizlenen bir yara insanı güçsüz kılar.
Benim için de, bu suskunluk gerçek bir yaraydı.
Benim için de, bu suskunluk gerçek bir yaraydı.
İlk savaşlar vatan veya özgürlük için yapılır. Son savaşlar ise efsane için
İnsanlardan nefret ettiğinde onları daha iyi tanıyorsun.
Benim için, evlilik, bir tür kimyasal yangın.
Aşkta sadece davranışlar önem taşır, kelimelerin hiçbir kıymeti yoktur.
Sanırım hayal kurarken malzemeden çalıyoruz, çünkü sürekli yıkılıyor.
Yaptığın her seçimin ardından içine bir şey düşer. Kimse bilmez, kimse anlamaz; ama ne yapsan yap o ”keşke” hep içinde kalır.
Eğer birini öldürüyorsan, öldürülmeyi de kabul etmen gerekiyordu.
İktidar ile gazeteciler arasında enayice bir oyun vardır. Gazetecilerin ufak tefek skandallarını ortaya çıkarmalarına izin verirler. Kendilerini kızdıracak esas konulara ilişmemeleri karşılığında.
Görmek,öğrenmek arzusu insanoğlunun genlerinde vardı.
Ben yüzlere coğrafya haritaları gibi güven duyarım. Onların yüzeyinde toprağın bileşimini, bölgelerin atmosferini, iç kısımlardaki cangılları keşfedebilirsin.
Çocuklarda, bir sürü iğrençliğe göğüs germelerini sağlayan bir masumiyet hep vardır.
O aşkı sevmiyordu: ölüme aşıktı.
Radyoda dinlediğin eski bir parça gibiydi. Uzun zaman dinlediğin için artık duymadığın bir parça. Ve sonra bir gün, arabanın direksiyonundayken yeniden duyduğunda ürperdiğin.
Bir cinayet işlendiğinde, çevredeki her şeyi bir ayna olarak görmek gerekir. Kurbanın cesedi, onu tanıyanlar, cinayet yeri… Bütün bunlar bir gerçeği, cinayetin belirli bir özelliğini yansıtırlar, anladın mı?
Ellerim yanmıştı. Ruhum da öyle. Cildim ve ruhum aynı biçimde kabuk bağlamışlar, iyileşmeyi unutmaya ve duyarsızlığa oturtmuşlardı.
Yara en çok avucunun içindeyse sana aittir. Sıkarsın avucunu, canın yanar. Ama senden başka kimse bilmez neden acıdığını.
Ne derler bilirsin; bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra , geriye ne kalır? İmkansız olan.
Gemi batarken bile kadınlar için önemli olan tek şey “arzu ve duygular”dı.
Beni mutlu etmeye çalışma, benimle mutlu ol.
İnsanları iplememek ona gerçek bir zevk veriyor olmalıydı.
Aptallığın sınırı yoktur.
Anladım ki; senin sevdiğine değil, seni sevene değer vereceksin.
Düşmanını hiç düşünmemek, onu yenmek demekti.
Beni anlamak için söylediklerimden çok sustuklarımı dinleyin. Çünkü ben, söylediklerimden çok sustuklarımda gizliyim.
Kötülük bir ruhsal bozukluk, bir insan patolojisidir.
Her insanda birçok kişilik vardır. İçlerinden biri, az veya çok daha baskındır.
Sanırım hayal kurarken malzemeden çalıyoruz, çünkü sürekli yıkılıyor!
Hiçbir ruh hali, öldürme eylemini açıklayamaz, hattâ haklı gösteremezdi.
Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerde değil düşündüğüm yerdesin.
Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerde değil düşündüğüm yerdesin.
Acı bizi eğitir.
Gidenin ardından nokta koyun ki; gelecek olanın ismi büyük harfle başlasın.
İnsan kendi karanlığında boğulurken başkalarına nasıl ışık dağıtır?
Beni mutlu etmeye çalışma. Benimle mutlu ol.
Uzakta, İsrail tüfeklerine hâlâ meydan okuyan Filistinli çocukların şarkıları duyuluyordu.
Güven bana lafını duyduğunuz her ortamda güvenmeniz gereken tek bir kişi vardır. O da kendiniz.
Korku, korkuyu doğuruyordu.
Hayatınızda denge sorunu varsa etrafınıza dikkatlice bakın; muhtemelen birini yanlış bir yere koymuşsunuzdur.
Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.
Kendini nokta kadar değersiz hissettiğinde dönüp arkana bak; belki önemli bir cümlenin sonundasındır.
Artık hiçbir şeye şaşırmamaya karar veriyor insan.
Ne kadar değişirsen değiş. İlk nerede mutlu olduysan, hep oraya çevirirsin kafanı.
Ne kadar renkli olursan ol, bir yanın daima siyahtır.
Yaptığın her seçimin ardından içine bir şey düşer. Kimse bilmez, kimse anlamaz; ama ne yapsan yap o keşke hep içinde kalır.
İmanın gerçek gizemi bağışlamak değil bağışlanmayı istemektir; dünyayı olduğu gibi kabullenmeliyiz, çünkü onu değiştirmeyi bilmiyoruz.
Birini kendine çok yakın buluyorsan ona biraz zaman tanı. Aslında sana ne kadar uzakta olduğunu mutlaka gösterecektir.
Güzel kadınlara çok fazla anlam yükleniyor; bu onların üzerine yapışan bir yalan. Küçükken onlara prenses olacakları söylenir. Biraz büyüyünce geleceğin mankeni olarak görülürler. Ve daha sonra oyuncu. Bu kızlar yavaş yavaş, hayallerinin içinde bitkin düşerler. Tüm kararlılıklarını yitirirler.
Dilediği kadar uzaklaşsın. Bulunduğu yerde değil, aslında hep düşlendiği yerdedir insan.
Fazla ipucu sana bir yol göstermez, sadece bir labirent sunar.
Gidenin arkasından bakmayın; Yoksa geleni göremezsiniz.
Başından beri önyargıların, ortak görüşlerin amansız düşmanı olmuştum.
İnsanlar ne kadar zeki olursa olsun, sevdiği kişinin bir sözüne kanacak kadar aptaldır aslında.
İnsanlar ne kadar zeki olursa olsun, sevdiği kişinin bir sözüne kanacak kadar aptaldır aslında.
Kadın hiç gitmeyecekmiş gibi sever; ama yeri gelir hiç sevmemiş gibi gider.
İnsanın hiç unutamadığı gerçekler var Louis. Mezar taşının mermerine kazınmış gibi, kalplerimize kazınan gerçekler.
Yüreğini hapseden karanlıkları hangi türden bir güneşin aydınlatabileceğini bilmiyordu.
Operasyon başarılı geçti. Hasta öldü.
Sahip olduklarının tadını çıkarmayı öğren. Çünkü vaktini sahip olamadıklarının acısına ayırırsan tek üzülen sen olursun.
Genellikle insanların zamanlarını eğlenceleriyle ve aşırılıklarla geçirdiği yıllarda ben kendimi yalnızlığa, çileciliğe ve eğitime vermiştim.
Kimsenin umudunu kırmayın. Belki de sahip olduğu tek şey odur.
Kaldı ki ne adalet, ne de onun çevresinde yapılan gevezelik, fazla etkileyemedi beni.
Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer Ve bilirsin, o nehir asla durmaz.
Ben, olmaya karar verdiğim kişiyim. Her şeye sıfırdan başladım.
Sahte gülüşler altında sergilediğim mutluluk maskelerini çıkardım. Alınmayın. Olmadığım gibi görünmek bana göre değilmiş.
Onun başka bir isteği, arzusu vardı: unutmak.
Huzurun olmalı biraz ve seni güçlü kılacak kadar acın. Sana garip gelecek ama İnsanlara aldanmayacak kadar taş kalpli olmalısın.
Psikiyatri genellikle iyileştirme konusunda etkisiz kalır. Sadece rahatlamayı hedefler.
İlk cinsel ilişki, kadın için hikâyenin başlangıcıdır. Erkek içinse, sonun başlangıcı.
Güzellik, iyi çekilmiş bir fotoğrafın yanında hiçbir şeydir.
Yaptığın hatalardan utanma. Onlar senin bu dünyada vurduğun damgandır.
Entellere pek güvenmem, o kadar.
Kural basit. Herkesin kendisi gibi olmasını beklersen yalnız kalırsın. Herkesi kendin gibi görürsen aldanırsın.
Umut her zaman vardı.
Sevdiklerinizi incitmeyin. Çünkü Onları bir gün; İncitmek için bile bulamayabilirsiniz.
Şiiler tarafından rehin alındığınız veya Taliban tarafından tutsak edildiğiniz gün, “Anne” diye ağlamak için çok geçtir.
Unutmak ve beklemek insanı en çok acıtan eylemlerdir; ama bunların ne kadar süreceğini bilememek acıların en beteridir!
Her vadide, dağ yamacında, ormanda sanayi siteleri kuruldu, yer altı sularını, toprağı kirlettiler, soluduğumuz havayı zehirlediler.
Yaşamıyorum ama hayattayım ve o kadar güçlü ki isteğim ölmemekten ölüyorum.
Düşmanına uyum sağlaman lazım.
Gerçek düzen düzensizlikten doğar