Şimdi tüm dürüst insanlar çıldırmış durumda. Yalnızca vasat ve yeteneksizler yaşamdan keyif alıyor.
Yaşamın bana verdiği iki ders; çevreni gittikçe daralt, gereksiz kalabalıkların seni üzmesine izin verme.
Erkekler mi daha akıllıdır kadınlar mı? Elbette ki kadınlar. Çünkü bacağı güzel diye hiçbir kadın askıntı olmaz bir erkeğe.
Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve konuşmadan önce dinleyin yazmadan önce düşünün harcamadan önce kazanın dua etmeden önce bağışlayın incitmeden önce hissedin nefret etmeden önce sevin vazgeçmeden önce çabalayın ölmeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor. Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor eleştirilmekten korktuğu için. Yaslanmaktan korkuyor gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
Rüzgara, gelgite ya da denize aldırmıyorum artık. Zamana ya da kadere isyan etmiyorum, bana ait olan bana gelecek çünkü.
Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.
Düşün kim üzebilir seni, senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır, sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter.
Bana beni dinleyen ve anlamak isteyen küçük bir insan çevresi sağla, ben sağlığıma kavuşurum.
Kibir ve inat, bir kişinin kendini önce mükemmel görmesini sağlar, sonra da sonunu getirir.
Aslında söylediklerimden çok, sakladıklarımda gizliyim. En iyisi anlamak için, konuştuklarımdan çok, sustuklarıma kulak ver.
Aslında biz ne yaptıysak kendimiz yaptık. Çünkü ufacık bir ilgiyi aşk, iki kelime edeni kendimize dost sandık.
Gülümsemek ve sessiz kalmak iki güçlü silahtır. Gülümsemek bir çok sorunu çözer, sessiz kalmak ise bir çok sorundan kurtarır.
Eğer bir hak başkalarına helal, size haram ise; Bilin ki o din Allah’ın dini değil, sömürgecilerinizin dinidir.
Varsa sana yetecek kadar yiyeceğin, bir de başını sokacak kadar evin, insanoğluna kulluk etmiyorsan, sevin be iki gözüm, zaten cennettesin.
Gidenin ardından nokta koyun ki; gelecek olanın ismi büyük harfle başlasın.
Hayatımıza giren herkes değerlidir. Ama herkes özel değildir. Saygı hepsine, sevgi layık olana verilir.
İyi insan aklından hiç kötülük geçirmeyen 'saf insan' değildir. İyi insan, her şeyin farkında olup iyiliği tercih edendir.
Öfkeniz yüzünden cezalandırılmayacaksınız, öfkeniz tarafından cezalandırılacaksınız.
Böylece korkaklığın günümüzdeki en hâkim şekli "karışmak istemedim" deyişinde gizlenir.
Her şeyin kolayca akıp gitmesine fırsat ver, hiçbir şeyi tutma, hiçbir şeye tutunma.
Bazılarımız dayanmanın bizi güçlü kıldığını zanneder, ama bazen bizi güçlü yapan bırakmaktır.
Yumuşak sertten daha güçlüdür. Su kayadan daha güçlüdür, sevgi nefretten daha güçlü.
Bir baba çocuğuna, burnunu, gözlerini hatta aklını miras bırakabilir ama ruhunu veremez; ruh her insanda yenidir.
Henüz insan aşamasına ulaşmış değiliz, yalnızca insanlığa giden yol üzerindeyiz.
Hayatta önümüze iyi veya kötü neler çıkarsa çıksın bunlara anlam verebileceğimize ve bunları değerli bir şeye dönüştürebileceğimize her zaman inandım ve hala inanıyorum.
İnsan elinden ne geliyorsa öyle yaşar. Kişi için oluşturulmuş bir formül veya ona uygun tek ve kesin bir yol yoktur.
İnsanlık onuru; sizin başınıza gelene değil, başkasının başına gelen birşey'e karşı sizin nasıl tavır aldığınızdır.
Bir kişiyi ele veren değer, yargılar değil, değerlemeleridir. Fiilen yaptıkları, ortaya koydukları, yaşadıklarıdır.
Şunu unutmamak gerekir ki, yaşamda çoğu zaman bir durumun, bir olayın, bir eylemin karşısında değil, bir insanın karşısında bulunuruz. Ve önemli olan da bunu bilmektir.
Ve insanlar, "herşeyi" yapmayanlardan, "herşeyi" yapamayacak olanlardan bile "herşeyi" bekleyerek yaşıyorlar.
Soyluluk, insanın nereden geldiğine değil, insanın nereye doğru gittiğine bağlıdır.
Her insan biraz oyuncudur aslında. Hepimiz oynarız, iyi değilken iyi gibi görünmeye çalışırız. İnsanlar oyuncu doğar ve oyuncu ölür.
Tiyatroyu sevmek lazım. Ben tiyatronun tozunu seviyorum, kokusunu seviyorum, sahneye çıkıp şöyle bir baktığım zaman bütün dünyayı kucaklıyoruşum gibi geliyor.
Hatalı olduğunu anlayan bir insanın bunu telafi etme çabasını gördüğümde öür beklemem, bu bana özürden saha samimi gelir, bana samimiyet yeter.
İçinizde yarım kalan kim varsa bitirin. Çünkü nankör ve vefasızın yası tutulmaz.
Dingin ve mütevazı bir hayat, sürekli huzursuzluğun eşlik ettiği ve başarı peşinde koşulan bir hayata göre daha fazla mutluluk getirir.