İnsanlar iyilikten çok hırsı düşündükleri için yalnız kalırlar.
Yıldızların hareketlerini hesaplayabilirim ama insanların deliliğinin nereye gideceğini asla.
Ben, benden öncekilerin omuzlarına tırmandığım için onlardan biraz daha ilerisini görebildim.
İnsanlar sayılar gibidir, o insanın değeri ise o saynın içinde bulunduğu sayı ile ölçülür.
Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracakları yerde, duvar ördükleri için yalnız kalırlar.
Eğer diğer insanlardan benim için bir şeyler yapmalarını bekleseydim hiç bir şey yapamazdım.
Bir hizmette bulundu isem, bu çalışmaktan ve sabırla düşünmekten başka bir şey değildir.
Tanrı eserleri aracılığıyla bilinir. İnsanları aşık eden yerçekimi değildir.
Biz düşüncelerimiz değiliz, biz düşüncelerimizin düşüncesiyiz.
Bir görüşü o görüşün sahibinden onun eserinden dinleriz.
Nezaket, düşman edinmeden söz söyleyebilmektir.
Her etki bir ters yönde ve eşit bir tepki doğurur.
Eğer işe yarar birşey bulduysam sabrım sayesindedir.
Tanrı her şeyi ölçüyle yaratmıştır. Ağırlık, sayı ve uzunluk.
Tüm doğayı açıklamak herhangi biri için ve hatta herhangi bir çağ için bile çok zordur.
Doğal olayları açıklamaya yetecek ölçüde neden varsa,araya başka nedenler katmak gerekmez.
Kainat denen bu mükemmel sistem ancak zeki ve güçlü bir varlığın yönlendirmesiyle ortaya çıkmış olabilir.
Diğer tüm kanıtları bir yana bırakırsak baş parmak bile benim Tanrı’nın varlığına inanmam için yeterlidir.
Eğer bazen önemli bir keşif yaptıysam, o sabrımın dikkatiyle sebebiyle olmuştur. Başka bir yeteneğim sayesinde değil.
Sade insanlar, bu nicelikleri, duyumsadıkları nesnelerle ilişkileri üzerinden kavrayabiliyorlar ancak. Böylece belirli önyargılar doğuyor.
Dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum ; ama ben kendimi, henüz keşfedilmemiş gerçeklerle dolu bir okyanusun kıyısında oynayan, düzgün bir çakıl taşı ya da güzel bir deniz kabuğu bulduğunda sevinen bir çocuk gibi görüyorum.
Bilimin amacı gerçeği bulmaktır ve eğer doğaüstünü bilimden dışlarsak ve eğer Evren’de de böyle doğa dışı nedenlerden ortaya çıkan olgular varsa bilim hiçbir zaman bu gerçeklere ulaşamayacaktır.Dolayısı ile bilime doğalcılığı dayatmak, onun ulaşabileceği alanları kısıtlamak demektir.
Bilimi başarılı kılan şey deneysel olması ve gerçeğin peşinden özgürce koşmasıdır.Bilim gerçeğe özellikler, koşullar atfetmez. Gerçek, zamanla yüzünü gösterecektir. Doğa dışında bir gerçek varsa ve bu bir şekilde deneysel verilerimize girebilirse,belki bir gün bilim bu gerçeği de bulacaktır.
Her varlık türünün kendine özgü gizli bir özelliği bulunduğunu ve bu özelliğine dayanarak hareket edip belirgin etkileri yaptığını söylemek aslında hiçbir şey söylememektir. Oysa doğa olaylarından iki ya da üç genel kural çıkarıp ardından da tüm varlıkların özellikleri ile devinimlerini o belirgin kurallarla tanımlamak, işte bu büyük bir adım atmaktır.
Sağlam bir tahmin olmadan, hiçbir büyük buluş yapılmamıştır.